25 Aralık 2017 Pazartesi

PENİS EĞRİLİĞİ


Penis Eğriliği


Penis eğriliği doğuştan olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilir. Doğuştan olan eğrilikler ‘’konjenital penil kurvatur’’olarak adlandırılır. Doğuştan olan eğriliklere idrar kanalı ağzının yanlış yere açılması olan hipospadias veya epispadias eşlik edebilir. Sonradan ortaya çıkan ve adına "peyronie hastalığı" denilen penis eğrilikleri ise genellikle 40-60  yaş arasında görülür. 

Konjenital penil kurvatür ergenlik döneminde cerrahi olarak düzeltilir. 
 
Peyronie hastalığı akut ve kronik dönem olmak üzere iki döneme ayrılır. Akut dönem hastalığın genellikle ilk 6 aylık dönemini kapsar ve çoğu zaman ağrı ile birliktedir. Dokuda kalsiyumun biriktiği ve ağrının olmadığı ancak eğriliğin olduğu ve son şeklini aldığı dönem ise kronik dönemdir. 

Tedavisi cerrahi ve cerrahim dışı (konservatif) tedavi olarak ikiye ayrılır. Konservatif tedaviler  genel durumu cerrahiye uygun olmayan veya cerrahiyi kabul etmeyen hastalarda uygulanmalıdır. Penil traksiyon ve vakum aletleri deformitenin giderilmesi ve penis uzatılması için kullanılmalıdır. Diğer tedaviler kaynaklar tarafından önerilmez. 

Cerrahi tedavi, hastalığın en az 3 aylık stabil dönemi sonrasından eğer cinsel ilişki deformiteden etkileniyorsa yapılmalıdır. Tedaviden önce penis boyu, erektil fonksiyon, eğriliğin derecesi ve hastanın beklentileri değerlendirilmelidir.Hastada aynı zamanda ilaç tedavisine yanıtsız erektil disfonsiyon (sertleşme sorunu) varsa penil protez implantasyonu yapılmalıdır.

6 Kasım 2017 Pazartesi

İnsan Papillom Virüs (HPV-genital siğil)

İnsan Papillom Virüs (HPV-genital siğil)

          Genital siğil; Human papilloma virusunun (HPV) neden olduğu genellikle cinsel geçişli viral bir enfeksiyondur.

          HPV genital lezyonlara neden olabileceği gibi genital organlar dışında yerleşimlerde de infeksiyonlara yol açabilmektedir.

          Genital siğiller cilt teması ile bulaşır.Prezervatif kullanımı geçişi bir miktar azaltsa da siğilin bulaşmasını engellemede tamamen koruyucu değildir.HPV kapıldıktan sonra kişide hiç bir belirtinin ortaya çıkmayabilir.

          Genital siğiller erkeklerde daha kolay ve erken tespit edilebilirken, kadınlarda çoğunlukla jinekolojik muayene gereklidir. Cinsel aktif bayanların her yıl en az bir kez tarama amaçlı muayene olmaları gerekmektedir.

          Tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ama virüs tedavi sonrası dahi vücuttan temizlenmemektedir. Aşılanma ile korunma sağlanabilir. Aşının ilk cinsel ilişki öncesi yapılması uygun olacaktır. Ancak daha sonra yapılması da aynı etkinlikte olmasa da koruyuculuk sağlayacaktır.

1 Kasım 2017 Çarşamba

BEL SOĞUKLUĞU

 BEL SOĞUKLUĞU

          Bel soğukluğu Neisseria Gonorrhoeae isimli bir bakterinin neden olduğu hastalıktır. İdrar yollarında, rahim ağzında, gözde, rektumda ve üreme organlarında yerleşebilir.Belirtiler şüpheli cinsel temastan 1-2 hafta sonrasında ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda ise belirti vermeyebilir. Belirtileri kadınlarda ve erkeklerde farklılık gösterebilir.

          Erkekte hafif bir yanma görülebilir. Daha sonra hastalık daha da şiddetlenir. Akıntı oluşur ise sarı renklidir. Akıntı yeri kızarır ve şişer. Tedavi edilmediği takdirde sperm yolları iltihaplanır ve kısırlık meydana gelebilir. Hastada sık sık idrar yapma hissi uyanır. Fakat idrara çıktığında az idrar yapar. Vücutta genel enfeksiyon belirtileri olan ateş,halsizlik,üşüme-titreme görülebilir.

          Kadında belirtinin şiddeti değişiktir. Bazen belirti vermeyebilir. Vagende sarı-yeşil renkte bir akıntı meydana gelebilir.Akıntı kötü kokuludur. Adet düzeni bozulur. Adet dönemleri arasında kanama görülür. İdrara çıkarken yanma vardır. Rahim dudaklarında şişlik oluşur ve bu şişlik ağrıya neden olur. Tedavi edilmediği takdirde bu iltihap yayılır ve enfeksiyon başka yerlerde de görülür. Dış gebeliğe neden olabilir. Hatta kısırlığa yol açabilmektedir.

         Hastalık normal doğum sırasında doğum kanalında bebeğe bulaşarak, yeni doğan bebekte körlük ve zatürre gibi hastalıklara neden olabilir.

          Belsoğukluğu etkeni mikroorganizma (Neisserria Gonorrhoeae) "farenjit" gibi boğaz enfeksiyonlarına da yol açabilmektedir. Ağız içinde de yaşayabilmesi nedeniyle özellikle oral seks yapan kişilerde sorun ortaya çıkmaktadır. Çiftlerin kondom ile korunmaları bu noktada yetersiz kalmaktadır.

          Bel soğukluğu hastalığı antibiotik tedavisi ile geçebilen bir hastalıktır. Tedavisinde tetrasiklin, seftriakson ve makrolid grubu antibiotikler tercih edilmektedir. Seftriaxon, ilk tercih edilen  üçüncü jenerasyon sefalosporin grubu bir antibiotiktir.

31 Ekim 2017 Salı

CİNSEL YOLLA BULAŞAN ENFEKSİYONLAR (CYBE)


 CİNSEL YOLLA BULAŞAN ENFEKSİYONLAR (CYBE)

          Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar (CYBE), başlıca bulaşma yolu, cinsel salgılar nedeniyle korunmasız cinsel ilişki olan virüs, mantar ve parazitin ortaya çıkardığı hastalıkları kapsar. Hastalık etkeni bulunduran biriyle girilen cinsel ilişki sonucu vajina, penis veya anüsten vajinal, oral ya da anal ilişki ile bulaşan mikroplar ya da virüsler cinsel organlarda akıntı, şişlik, ağrılı/ağrısız yaralar gibi belirtilere neden olabilirler. Ancak bazen, bulaştıktan sonra hastalık hiç bir belirti vermeyebilir. Bu nedenle sağlıklı görünen biriyle girilen cinsel ilişkiden hastalık kapmak ya da kendi hastalığını bilmeden başkalarına bulaştırmak çok kolaydır ve genellikle hastalar tarafından kabullenilmesi zordur. Genital akıntı normalde sağlıklı kadınlarda da görülür.Miktarı, alışkanlığı, rengi, adet döngüsü boyunca değişkenlik gösterir. Erkeklerde herhangi bir akıntı, kadınlarda ise alışılmışın dışında bir akıntı olduğunda hekime başvurulmalıdır. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon etkenleri genellikle ilişki sırasında salgı alışverişi ile bulaşır.Bunun yanında herhangi bir nedenle etken bulunduran kan nakli, hasta biri tarafından kullanılmış iğne ile enjeksiyon, anneden bebeğine kan yoluyla ya da doğum sırasında hatta kısmen emzirme ile geçebilir. Yiyecekler ve kaplardan ya da aynı ortamda yaşamakla bu tür hastalıklar bulaşmazlar. Cinsel ilişki sırasında erkeklerden kadınlara hastalık bulaşması cinsel organların yapısı nedeniyle daha kolaydır.

 Cinsel yolla bulaşan hastalıklar nelerdir?
 
- Bel soğukluğu (Gonore)
- Frengi (Sifiliz)
- Molluscum contagiosum
- Klamidya Trachomatis
- Trichomonas Vaginalis
- Ureaplasma-Mycoplasma
- Üreme organlarında uçuklar (Genital herpes)
- İnsan Papillom Virüs (HPV-genital siğil)
- Hepatit Virüsü
 -HIV

24 Ekim 2017 Salı

İDRARDA KAN

          İDRARDA KAN

          İdrarda kan bazen gözle görülür bir şekilde olsa da bazen sadece idrar tahlilinde fark edilir. İlki makroskopik, ikinci durum ise mikroskop hematüri olarak adlandırılır.
        
         İdrarda kan olmasının bir çok nedeni olmakla birlikte öncelikli sebebi idrar yolu enfeksiyonu, üriner sistem taş hastalıkları ve malignitelerdir. Genç hastalarda ilk önce aklımıza idrar yolu enfeksiyonu ve taş hastalıkları gelirken; 50 yaş üzerinde,sigara-alkol kullanımı gibi risk faktörü olan hastalarda böbrek-mesane-prostat kanserleri atlanmamalıdır.

          İdrarda kan saptanması durumunda aynı zamanda üriner sistem ultrasonu da yapılmalıdır. Ultrason ile ilk etapta belirgin bir patoloji olup olmadığı saptanmalıdır. Bu ilk tespitten sonra hematüri hala açıklanamıyor ise tüm batın bilgisayarlı tomografi (ilaçsız ve ilaçlı) ve gerekli durumlarda tanısal sistoskopi yapılmalı ve hala sebebi açıklanamıyor ise diğer ve daha nadir hematüri sebepleri araştırılmalı ve hasta takipten çıkarılmamalıdır.

          Akılda tutulması gereken bir diğer nokta idrar renginin değişimi için 500 cc idrara (yani yarım litre) 0.2 ml (yani bir damla)  kan karışması renk değişimi için yeterlidir.

23 Ekim 2017 Pazartesi

YENİDOĞAN SÜNNETİ

 YENİDOĞAN SÜNNETİ


          Yenidoğan Sünneti Nedir?

           Doğumu takip eden 28 günlük süreçte yapılan sünnete yenidoğan sünneti adı verilir.Ancak ilk yedi günde sünnet yapılması önerilmez. Yedinci günden sonra sünnet yapılması uygun olacaktır. Yenidoğan sünneti, çocukların idrar yolları enfeksiyonlarından korumasının yanı sıra penis kanseri ve rahim ağzı kanseri riskini azaltıyor.


          Yenidoğan Sünneti Nasıl Yapılır?

          Yenidoğan sünnetinde genel anestezi uygulanmaz. İşlem yapılacak bölgeye lokal anestezi uygulanır.Lokal anestezi krem ile ve bazen gerekli olması durumunda enjeksiyon ile sağlanır. Gerekli anestezi sağlandıktan sonra sünnet derisi penisin anatomisine uygun olarak cerrahi yöntemle alınır. 15-20 dakika süren operasyonda kanama kontrolü sağlandıktan sonra, yaklaşık 7 günde eriyerek kaybolan estetik bir dikişle kanama kontrol edilir ve yara kapatılır.

          Yenidoğan Sünnetinin Faydaları Nelerdir?

          • En büyük avantajı anestezi şeklidir. Genel anestezi yerine kremle veya lokal enjeksiyon ile sağlanabilen lokal anestezi kullanılır.
          • Yenidoğan döneminde yara iyileşmesi daha hızlıdır.
          • Enfeksiyon kapma ihtimali daha düşüktür.
          • Kanama ihtimali çok daha düşüktür.
          •En önemlisi erkek çocuk sünnet derisinden ne kadar çabuk kurtulursa idrar yolu enfeksiyonu geçirme riski  o denli azalır.

          Prematüre Bebeklerde Yenidoğan Sünneti Yapılabilir Mi?

          Prematür ya da düşük doğum ağırlıklı bebeklerde bebeğin doğum kilosunun 3.000-3.500 gram gibi sağlıklı bir yenidoğanın kilosuna ulaşması beklenir. Daha sonra yine cerrahi yöntemle sünneti yapılır.

           Yenidoğan Sünneti Hangi Durumlarda Yapılmamalı?

          • Çocuğun doğduğunda ilave bir sistemik hastalığı varsa,
          • Genel sağlık durumu bozuksa,
          • Enfeksiyon tablosu görülüyorsa,
          • Penise ait anomaliler (Peygamber sünneti, gömük penis, penil rotasyon, penil deviasyon gibi) varsa,   
          • Sarılıkla ilgili değerleri çok yüksekse ve bir tedaviye ihtiyaç duyuluyorsa, bu tedavi tamamlanmadan kesinlikle sünnet yapılmamalıdır.

          Yenidoğan Sünneti Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

          Sünnetin ardından hasta gerekli kontrolleri yapıldıktan sonra pansumanlı bir şekilde evine gönderilir. Ertesi gün kontrolleri yapılarak pansumanı açılır. Aileye günlük bakımın nasıl yapılacağı anlatılır. Yaklaşık 5-7 günde iyileşme gerçekleşir. İşlem sonrası bebek bezi bağlanabilir. Üç gün sonra banyo yaptırılabilir ama daha önce banyo yapmasında da bir sorun olmayacaktır. İşlem sonrası planlanan tedavi (krem ve şurup) 3 gün boyunca uygulanır.

          Hangi Belirtilerde Hekime Başvurulmalı

          • Aşırı bir şişlik, renk değişikliği ve morarma görülüyorsa,
          • Kızarma, iltihaplanma gibi enfeksiyon bulgularında
          • Ateş olması durumunda hemen kontrole gelinmelidir.
           

1 Mayıs 2017 Pazartesi

Prostat İltihabı

Prostat  İltihabı

Prostat,erkeklerde bulunan bir salgı bezidir. Meniyi oluşturan sıvının yaklaşık %20 si prostat tarafından salgılanır. Prostat bezi mesane çıkışında,rektumun önünde yer alır.  Prostat  İltihabı (prostatit) her yaşta görülebilir. Özellikle üreme çağındaki erkeklerde daha sık karşılaşılır. Prostat iltihabı genel olarak  4  şekilde karşımıza çıkar;

1: akut bakteriyal prostatit
2:kronik bakteriyal prostatit
3:kronik pelvik ağrı sendromu (bakteriyal olmayan kronik prostatit)
4:asemptomatik enflamatuar prostatit

Akut bakteriyal prostatit en nadir görülen formdur. Prostat az görülmesine karşın ciddi bir hastalıktır. Ateş,üşüme-titreme,idrar yaparken yanma,sık idrara çıkma,ani ve sık idrar hissi,idrarını yapınca tam boşaltamama hissi belirgindir. Bazen idrar yapamamaya  sebep olabilir. Birçok bakteri bu duruma neden olabilir.  Tedavisi diğer prostatit tiplerine göre daha kolaydır.

Asemptomatik enflamatuar prostatit hastalarında klinik belirti yoktur. Genellikle prostat biyopsisi sonrasında tanı konulur.

Kronik bakteriyel prostatit akut bakteriyel prostatite benzer fakat belirtiler daha yavaş gelişir. Erkeklerde sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları kronik bakteriyel prostatiti de düşündürmelidir. Kronik bakteriyal prostatit aslında kronik pelvik ağrı sendromu  ile iç içe geçmiş bir durumdur. İster bakteriyal ister bakteriyal olmayan olsun her iki durumda hastalar tarafından “kronik prostatit” olarak isimlendirilir ve uzun dönemde hastanın psikolojik-sosyal yaşamını ve cinselliğini olumsuz  etkileyen bir durumdur. Aynı  zamanda tekrarlamaya meyilli olan bu durum bir süre sonra hastalık belirtisi yokken bile her an ortaya çıkabileceği endişesi ile hastaların yaşamını olumsuz olarak etkilemeye devam etmektedir.

İdrarda yanma,sık idrara çıkma,idrar yaptıktan sonra rahatlamama hissi,perine bölgesinde (testisler,makat,mesane) ve sırt ağrıları,boşalma sırasında ve sonrasında ağrı şikayetleri oldukça sıktır. Kronik durumlarda bu ağrı her zaman yoğun değildir ancak sürekli ve  düşük düzeyde bir rahatsızlık hissi vermektedir.

Tanısı hastanın şikayetleri dinlendikten sonra idrar ve kan tahlili ile birlikte yapılan detaylı bir fizik muayene ile konulabilir. Üriner sistem ile ilgili birçok hastalık ile karışabileceği, sık sık tekrarlama ihtimali olması nedeniyle hastalar genellikle birden fazla uzmana muayene olurlar.

Tedavisinde öncelikli olarak hasta hastalığı  ile ilgili detaylı olarak bilgilendirilmelidir. Sık tekrarlayan ve uzun süreli bir tedavi gerektiren durum olduğu  özellikle vurgulanmalıdır. Prostat iltihabının kansere yol açmayacağı hatırlatılmalıdır.  Aynı zamanda  hasta  ile tedaviden beklentiler konusunda fikir alış-verişi yapılması gerekir. Prostatın vücut içindeki yerleşimi nedeniyle ve  akut prostatit haricindeki durumlarda hastayı belirgin bir şekilde rahatsız etmemesi nedeniyle tanısı oldukça geç konulur. Bu durumda tedavinin etkinliği  de sınırlı olacaktır. 

Tedavide;
-Diyet düzenlenmelidir. Özellikle acılı,baharatlı yiyecekler,alkol,gazlı içecekler ve  kafeinli gıdalardan uzak durulmalıdır.
-Kabızlık sorunu varsa çözülmelidir.
-Haftada  en az üç kez ejekülasyon önerilmelidir.
-Hastalık tekrar oluşacak beklentisi ile oluşan stresin önüne geçilmelidir.
-Medikal tedavide antibiyotikler,ağrı kesiciler,kas gevşeticiler,prostat ilaçları kullanılabilir.
-Bazı hastalarda tedaviye parmakla rektal muayene eklenebilir,düzenli olarak birkaç kez yapılabilir.

16 Nisan 2017 Pazar

Erkekte cinsel problemler

Erkekte cinsel problemler

Cinsellik denince hepimizin aklına farklı farklı  düşünceler geliyor olabilir. Aynı zamanda hepimiz cinsellik denince utanma ve çekingenlik hissediyoruz. Çünkü toplumumuzda konuşulması kadar yaşanması da yasaklanmış bir konudur. Durum böyle olunca da insanlar bu kadar zor bir konuda doğal olarak doğru, yeterli bilgi ve eğitim alamıyorlar. Hele ki ataerkil bir toplumda “erkek” ve “cinsel sorun” kelimelerinin bir arada kullanılması bile bir problem oluşturabiliyor. Ama doğal bir durum olarak erkeklerde de cinsellikle ilgili birçok problem yaşanabiliyor. Erkeklerde cinsel sağlık sorunları olarak;

Erken boşalma
Sertleşme sorunları
Cinsel isteksizlik
Geç boşalma
Boşalamama
Ağrılı boşalma
Meniyle birlikte kan gelmesi
Meni gelmemesi
Ereksiyon sırasında eğrilik  yada ağrı olması
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
            Performans  endişesi sayılabilir.

Bu  problemler içinde en sık görülenlerden bir tanesi erken boşalmadır. Bu durum farklı kaynaklarda değişik süreler  ile tanımlanmış olsa da temelde kişinin kendisini ifade etmesi ve var olan durumdan şikayetçi olması ile ilgilidir. Yani bir kişi süre olarak bir dakikayı yeterli bulurken bir  diğeri on dakikalık bir süre ile bile tatmin olamayabilir. Erken boşalmanın bir çok sebebi olsa da tedavisi temelde genel  olarak ortaktır. Boşalma süresinin kontrol edilebilmesi aynen işemenin kontrol edilebilmesi gibi öğrenilebilir bir davranıştır. Nasıl ki zamanı gelince çişimizi tutmayı öğrenmişsek boşalmamızı da kontrol etmeyi öğrenebiliriz. Bunun için uzman kontrolünde bir tedavi sürecini takip etmemiz ve  verilen önerilere uymamız yeterli olacaktır. Gerek bu öğrenme sürecinde gerekse uzun  süreli tedaviler de  aynı zamanda ilaç  tedavisi de denenecektir.

Sertleşme ile  ilgili problemler ara ara yaşanabilse de özellikle üç aylık bir süre sonunda cinsel ilgi ve istek olmasına rağmen her deneme de devam ediyorsa bir sorun olduğu  düşünülebilir. Bazen birkaç kez  yada durumsal olarak sertleşme problemi yaşanıp  bunlar süreklilik arz etmeyebilir. Yani bir kez ya da son birkaç gündür sertleşme problemi yaşanıyorsa hemen bir uzmana başvurmaya yada paniğe  kapılmaya  gerek yoktur. Sertleşme ile ilgili problemler eskiden daha çok psikolojik olarak değerlendirilirken günümüzde yaklaşık yüzde sekseninin fizyolojik bir probleme bağlı olduğu düşünülmektedir. Özellikle sabaha karşı olan ereksiyonlar bu  konuda  yol göstericidir. Sertleşmede güçlük bir koroner arter hastalığı belirtisi olabileceği gibi şeker hastalığına, yüksek tansiyona, kolesterol yüksekliğine, hormonal bozukluklara yada ilaç kullanımana bağlı ortaya  çıkabilir.

Geç boşalma ya da boşalamama daha nadir görülmekle beraber daha çok psikolojik kökenli olduğu kabul edilir. Şeker hastalığı gibi bazı hastalıklar ve bazı ilaçlar sebep olabilse de boşalamayan erkeklerde  genelde  kontrolü kaybetmekten ve kendilerini rahat bırakmaktan korkuyor olabilirler.

Meni ile birlikte kan gelmesi  ve ağrılı boşalma olması çoğunlukla bir enfeksiyon göstergesidir. Detaylı  bir  fizik muayene, klinik öykü ve tetkikler ile tanı konulabilir.

Meni gelmemesi,meni kanallarının tıkalı olması,çalışmaması yada meninin mesaneye (sidik kesesi) geri kaçması sonrası olabilir. Nörolojik hastalıklar yada omurilik travmaları sonrasında görülebilse de özellikler prostat büyümesi tedavisi için kullanılan ilaçların buna sebep olabileceği  unutulmamalıdır. Hasta tedavi başlangıcında bu konuda bilgilendirilmedir.

Ereksiyon sırasında eğrilik doğuştan olan bir sorun olabileceği gibi sonradan da gelişebilir. Her iki durumda da cinsel  ilişkiye  engel oluşturuyor ise tedavi edilmesi gerekir.Genellikle  30 derecenin  üzerindeki eğriliklerin tedavi edilmesi uygun olacaktır.


Tüm bunların yanında toplumumuzda bir çok kişi cinsellik hakkında gerekli ve yeterli bilgiye sahip değildir. Genellikle cinselliği öğrenme, yeterliliği olmayan ve zararlı bilgiler içeren kaynaklardan olmaktadır. Bu durumda da yaşadığımız cinsellik gerçekleri bilmeden kendimizce yeterli ve doğru olarak kalmaktadır.

12 Mart 2017 Pazar

Kadınlarda İdrar Kaçırma

   KADINLARDA İDRAR KAÇIRMA

İdrar böbreklerde yapılır ve mesanede(sidik kesesi)toplanır. İlk başta boş olan mesane böbreklerden gelen idrar ile dolmaya başladıkça aynen bir balon gibi genişlemeye başlar.Mesanede idrar birikirken bir yandan da beyine sinyal gider ve beyin mesanenin kasılmasını engeller. Bu özelliği sayesinde mesane  içinde idrar depolayabilir. Ayrıca mesanenin hemen çıkış kısmında bulunan ve normalde her zaman kasılı bulunan kaslar aynen bir kapak görevi görerek idrarın dışarı kaçmasını engeller.  İdrar  tutamama ya da idrar kaçırma bu işleyişin herhangi bir basamağında sorun olunca karşımıza çıkar.

İdrar kaçırma kadınlarda sık karşılaşılan ve  başta sosyal hayatın kısıtlanması olmak üzere bir çok olumsuz etkisi olan bir sorundur. İdrar kaçırma şikayeti olanlar bir süre sonra gündelik hayatlarını bile bu duruma göre planlarlar ve bir çok sorun ile baş etmek zorunda kalırlar. Bazen cinsel yaşamları bile bu durumdan olumsuz şekilde etkilenir.

İdrar kaçırma tibbi olarak üriner inkontinans olarak adlandırılır. Tüm yaş gruplarında görülebilir.  Kadınlarda sık görülmesine karşın tedavi arayışı gerek kültürel nedenler ile bunu bir şikayet olarak belirtememeleri gerekse de kadınların bu durumu kabullenmesi,doğal bir olay olarak karşılaması  ve tedavisi olmadığını düşünmeleri nedeniyle azdır. Birçok sebebi olan bu durumun tedavisi mevcuttur hatta bazen hayatımızdaki çok küçük değişiklikler ile bile hızla tedavi edilebilir.
         
           İdrar kaçırma günlük hayatta karşımıza farklı şekillerde çıkabilir. Bunlardan ilki “stres üriner inkontinans” olarak adlandırılan durumdur. Bu durumda idrar kaçırma gülme,öksürme,hapşırma,ağır kaldırma,ıkınma gibi karın içi basıncı arttıran durumlarda meydana gelir. Genellikle ileri yaşlarda,çok doğum yapanlar ya da zorlu doğum yapanlarda görülür. Ancak bazen hiç doğum yapmamış kişilerde de görülebilmektedir.  Diğer bir idrar kaçırma şekli “urge inkontinans” olarak adlandırılan ve istemsiz aniden gerçekleşen  idrar kaçırmadır. Bu durumda hastalarda bir anda idrar hissi oluşur ve tuvalete yetişemeden idrar kaçırma meydana gelir. Urge inkontinans hastalarında beraberinde idrarda yanma,tam boşaltamama hissi ve sık idrara çıkma şikayetleri olabilir. Her yaş grubunda görülebilir. Çoğunlukla idrar yolu enfeksiyonuna bağlıdır. Enfeksiyonun tedavisi ile idrar kaçırma da hızla düzelir.  Bazen de hem stres hem de urge inkontinans  bir arada görülebilir.


İdrar Kaçırmanın Nedenleri


-İleri yaş
-Fazla kilolu olmak, obezite hastalığı
-Kalıtımsal sebepler
-Kabızlık problemleri
-İdrar enfeksiyonları
-Vajinal enfeksiyonlar
-İdrar taşları ve tümörleri
-Çok doğum yapmış olmak veya zor doğumlar
-Menopozla ilişkili hormonal değişiklikler
-Sinirsel hastalıklar
-Kontrolsüz şeker hastalığı
-Alkolizm
-Vajen ile idrar kesesi arasında a anormal bağlantılar
-Beyin fonksiyonlarında yavaşlamaya neden olan hastalıklar (demans, alzheimer, damarsal hastalıklar vb)
-Kas gevşetici, tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, sakinleştirici, depresyona karşı alınan ilaçlar, alerji ilaçları da idrar kaçırmaya sebep olabilir.


İdrar Kaçırma Şikayeti Olan Hastanın Değerlendirilmesi

İdrar kaçırma şikayeti ile başvuran hastada öncelikle  ayrıntılı bir öykü alınmalıdır. Hastanın şikayeti ayrıntılı olarak değerlendirilmeli  ve birkaç adet semptomu  varsa daha baskın olan belirlenmelidir. Hastanın mevcut tanı konulmuş hastalıkları, kullandığı ilaçlar, geçirmiş olduğu cerrahi müdahaleler not alınmalı, şikayeti için daha önce tedavi alıp almadığı sorgulanmalıdır.  Fizik  muayene jinekolojik muayeneyi de içerek şekilde yapılmalıdır. Tam idrar tahlili (TİT), böbrek fonksiyon testleri ve kan şekerini  de içeren rutin laboratuar tetkikleri ve üriner sistem ultrasonografisi yapılmalıdır. Tüm sonuçlar ile öncelikli olarak idrar kaçırmanın olası sebepleri ve hangi tarz kaçırma olduğu ortaya konulmalıdır.


İdrar Kaçırmada Tedavi Yöntemleri

İdrar kaçırma tedavisi iki gruba ayrılabilir;

1: Cerrahi dışı tedaviler

Yaşam tarzı değişiklikleri:  Günlük sıvı alımının düzenlenmesi amaçlanır. Alkollü içecekler,gazlı içecekler, kafeinli içecekler, çay, fazla baharatlı yiyecekler, suni tatlandırıcılar gibi besinlerin azaltılması önerilir. İdeal kilo sağlanmalıdır. Ayrıca sigara bırakılması gerekir. 

Zamanlanmış işeme ve mesane egzersizleri: Sadece belirli zamanlarda ve sıklığı giderek azalacak şekilde işeme planlanır. Yaklaşık olarak 2 ay sonunda düzenli bir program oluşturulur.

Pelvik taban egzersizleri – biofeedback ve fonksiyonel elektriksel uyarılma: Temel prensip vajen ve makat etrafında bulunan kasların güçlendirilmesine dayanmaktadır. Bu amaçla sanki idrar ve gaz çıkışını durduracakmış gibi vajen ve makat etrafında bulunan kaslarımızı kasmamız gerekmektedir. Egzersizler hastaya anlatılıp öğretildikten sonra hasta için bir tedavi süreci planlanır. Ayrıca EMG-biofeedback yardımıyla hastanın egzersizleri ne kadar doğru yaptığı gözlenebilir. Bazı özel durumlarda elektriksel uygulama ile de bu kasların çalıştırılması sağlanabilir.

İlaç tedavileri: antikolnerjik ilaçlar,vajinal östrojenler, beta – agonistler,anti depresanlar

2: Cerrahi tedaviler  

İdrar kaçırmanın tedavisinde  kullanılan çok sayıda ameliyat tipi vardır. Bu ameliyatların seçimi; hastanın yaşı, kilosu, birlikte sarkma olup olmaması, kaçırmanın tipine ve hasta kararına göre değişir.   En sık yapılan ve uygulaması kolay, hastanede kalış süresi az olan yöntemler; mesane ve idrar borusu altına konan destek bant operasyonlarıdır. Bu ameliyatlar yaklaşık yarım saat sürmekte ve hasta aynı gün taburcu edilebilmektedir.

            

4 Şubat 2017 Cumartesi

Kiziltepe'de bir ilk



   Haberin linki

dhttps://dogruhaber.com.tr/haber/226711-kiziltepede-ilk-kez-kapali-yontemle-bobrek-alindi/=226711

CV

Unvanı, Adı Soyadı: Op. Dr. Ali Erhan EREN

Doğum Tarihi/ Doğum yeri: 10.04.1984 / Gazipaşa / ANTALYA

E-mail: erenalierhan@yahoo.com

Bölümü: Üroloji

Medeni Durum: Evli

Yabancı Dil:
İngilizce (Orta seviye)

Eğitimi:
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi 2002/2009 İZMİR
Uzmanlık Eğitimi:
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Tıp ABD. 2010/2015
Çalıştığı Kurumlar:
Sağlık Bakanlığı Mahmut Karaca Sağlık Ocağı Ümraniye/İSTANBUL 2009/2010
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji  ABD Araştırma Görevlisi  (Eylül 2009 TUS sınavı ile) 2010/2015
Universitatsklinikum Münster, Klinik und Poliklinik Urologie 2011-2012 (değişim programı)
Mardin Devlet Hastanesi Üroloji Kliniği 2015/2016
Kızıltepe Devlet Hastanesi Üroloji Kliniği 2016/2017
• Özel Egepol Hastanesi/İzmir Şubat 2017-Temmuz 2017
• Özel Bigacan Hastanesi/Çanakkale Ağustos 2017/halen çalışmaktayım


Tıbbi İlgi ve Uzmanlık Alanları: 
Tez Çalışması

“Erektil Disfonksiyonlu Hastalarda Plazma Pentraxin-3  Seviyesinin Diagnostik Değeri”, Tıpta Uzmanlık Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi  Üroloji  Anabilim Dalı, Çanakkale, 2015
 




     Sertifikalar

Toplum Yönelimli Sağlık Hizmetleri Yönetimi 2008/İZMİR
Ürodinami Eğitimi 2012/ADANA
Deney Hayvanları Kullanım Sertifikası 2014/ÇANAKKALE


Araştırmalar ve Yayınlar:

YURTİÇİ YAYINLAR

1- Eren, A , Baştürk, G , Akçalı, A , Oktun, M , Oktun, M . (2015). Achromobacter Xylosoxidans’a Bağlı Akut Prostatit: Bir Olgu Sunumu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 28 (2), 81-83. DOI: 10.18614/deutfd.50213
2- Eren AE , Alan C , Ersay AR , Adam G , Demirci E , Baştürk G . (2015). Renal Kistik Ekinokokkoz: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 29 (1), 51-55.
3- Alan C , Eren AE . (2014). Peyronie Hastalığı ve Medikal Tedavi. ÜCD Güncelleme Serileri , 3 (3) , 12-16.
4- Topaloğlu¹, N., Alan, C., Ersay, A. R., Eren, A. E., Baştürk, G., & Alan, H. (2015). Biofeedback in the Treatment of Nocturnal Enuresis: May Be an Alternative Method of Treatment? Enürezis Nokturna Tedavisinde Biofeedback Alternatif Bir Tedavi Yöntemi Olabilir Mi?. Journal of Clinical and Analytical Medicine, 6 (5), 604-607. DOI: 10.4328/JCAM.2334
5- Alan, C., & Eren, A. E. (2011). Prostat Biyopsisi: Endikasyon ve Kontrendikasyonlar. Turk Urol Sem, 2, 210-4. doi:10.5152/tus.2011.41

YURTDIŞI YAYINLAR

1- Kocoglu, H., Alan, C., Soydan, H., Ateş, F., Adayener, C., Eren, A. E., ... & Dayanc, M. (2011). Association between the androgen levels and erectile function, cognitive functions and hypogonadism symptoms in aging males. The Aging Male, 14(4), 207-212.
2- Alan, C., Kırılmaz, B., Koçoğlu, H., Ersay, A. R., Ertung, Y., & Eren, A. E. (2011). Comparison of effects of alpha receptor blockers on endothelial functions and coagulation parameters in patients with benign prostatic hyperplasia. Urology, 77(6), 1439-1443.

3- Alan, C., Eren, A. E., Basturk, G., Ersay, A. R., Demirci, E., & Omur, D. (2015). A Comparison between Laparoscopic Nephrectomy and Open Nephrectomy in Terms of Analgesic Requirements. Archives of Medicine.

4- Alan, C., Eren, A. E., Ersay, A. R., Kocoglu, H., Basturk, G., & Demirci, E. (2015). Efficacy of Duloxetine in the Early Management of Urinary Continence after Radical Prostatectomy. Current Urology, 8(1), 43–48. http://doi.org/10.1159/000365688

5- Alan, C., Koçoğlu, H., Kosar, S., Karatag, O., Ersay, A. R., & Erhan, A. (2011). El artefacto de centelleo en la caracterización de los cálculos urinarios. Actas Urológicas Españolas, 35(7), 396-402.

6- Eren AE, Alan C, Demirci E ,Kılınç N.(2015) Primary Urothelial Carcinoma of the Prostate:A Case Report.J Urol Res 2(2):1023

BİLDİRİLER

YURTİÇİ BİLDİRİLER

1-Yetişkin hipospadias cerrahisinde yeni bir diversiyon yöntemi: Kaplanmış Foley sonda. Hasan Koçoğlu, Cabir Alan, Hasan Soydan, Ali Erhan Eren, Ahmet Reşit Ersay.  Ulusal Androloji Kongresi Haziran 2011, Mersin
2- Prostatın Primer Üroteliyal Karsinomu. Nihal Kılınç, Ali Erhan Eren, Cabir Alan. Ulusal Patoloji Kongresi Kasım 2014, Trabzon
3- Prostatın Duktal Adenokarsinomu. Nihal Kılınç, Ali Erhan Eren, Cabir Alan. Ulusal Patoloji Kongresi Kasım 2014, Trabzon
4-   Tek taraflı Kavernöz sininr kesisinin kavernozal dokuda neden olduğu   biyokmiyasal değişiklikler ve Alfa Lipoik Asitin bu değişiklikler üzerine etkisi. Cabir   Alan,Hasan Koçoğlu, Ahmet Reşit Ersay, Ali Erhan Eren, Yunus Ertung. 21. Ulusal      Üroloji Kongresi,      Kasım 2010, İstanbul
5- BPH tedavisinde alfa reseptör blokerlerinin koagülasyon parametereleri, endotel fonksiyonları ve arteriyel kan basıcı üzerine olan etkilerinin karşılaştırılması.Cabir  Alan, Hasan Koçoğlu, Bahadır Kırılmaz, Ahmet Reşit Ersay, Ali Erhan Eren, Yunus Ertung. 21. Ulusal Üroloji Kongresi, Kasım 2010, İstanbul
6- Prostat kanserinde kodon 12 ve 13  kras onkogeninin tek ve kombine mutasyon prevalansı. Cabir Alan, Öztürk Özdemir, Ahmet Reşit  Ersay,Hasan Koçoğlu, İbrahim Ethem Karaşen, Ali Erhan Eren. Üroonkolji Kongresi, Ekim 2011, Antalya
7- Laparaskopik ürolojik onkolojide ilk iki yıllık deneyimlerimiz. Cabir Alan, Ahmet Reşit Ersay, Hasan Koçoğlu, Hasan Anıl Kurt, Ali Erhan Eren, Gökhan Baştürk. Üroonkolji Kongresi, Ekim 2011, Antalya



YURTDIŞI BİLDİRİLER

1- X-ray Free Percutaneous Nephrolithotomy in the Flank Position. Alan C, Kocoglu H, Ersay AR, Eren AE, Ertung Y, Baştürk G. EAU 12th Central European Meeting, October 2012, Germany
2- A Different Approach to the Percutaneous Nephrostomy by Urologists. Alan C, Kocoglu H, Ersay AR, Eren AE, Ertung Y, Baştürk G. EAU 12th Central European Meeting, October 2012, Germany
3- The Effects of Alpha Receptor Blocker Agents Used to Treatment Bening Prostatic Hypetrophy on the Endothel Function and Metabolic Parametres. Alan C, Kocoglu H, Ersay AR, Eren AE, Ertung Y, Baştürk G. EAU 12th Central European Meeting, October 2012, Germany
4- Comparison Of Efects Of Alpha Receptor Blockers On Coagulation Parameters,  Endothelial Functions And Arterial Blood Pressure In Patients With Benign Prostatic    Hyperplasia. . Alan C, Kocoglu H, Ersay AR, Eren AE, Ertung Y, Baştürk G. EAU 12th Central European Meeting, October 2012, Germany
5-  Efficacy of early duloxetine therapy in urinary incontinence occurred after radical prostatectomy. Eren AE, Alan C, Baştürk G. BJUI 14th Australasian Prostate Cancer Conference, August 2013, Australia

6- Biochemical Changes in Cavernosal Tissue Caused by Single Sided Cavernosal Nerve Resection and the Effects of Alpha Lipoic Acid on These Changes. Kocoglu H, Alan C, Ersay AR, Eren AE, Ertung Y, Kurt HA